Paylaş
Ev işçileri: Şimdi Bizim Zamanımız
Güvencesiz ve esnek çalışmanın alabildiğine yaygınlaştığı, işçilerin mevcut haklarının parmaklarının arasından kayıp gittiğini izlediği şu günlerde;  ev işçileri, "bizim zamanımız geldi" diyor.  
Haziran ayında imzalanan "ev işçilerine insanca iş sözleşmesi, C189'a göre, ev işçileri işçidir ve işçilerin sahip olduğu temel haklara ev işçileri de sahiptir. Geriye ülkelerin bu sözleşmeyi imzalayarak gereğini yapması kalıyor.

Ev işçilerinin haklarıyla çalışma hayatında var olması hiç de kolay olmayacak

Ev işçilerinin hükümetlere bu sözleşmeyi imzalatması belki o kadar zor olmayabilir ancak, sözleşmenin uygulatılması hiç de kolay olmayacak.
Zaten bu güne kadar ev hizmetlerinin iş yasası kapsamı dışında dahi tutulabilmesinde,  kadın emeği üstüne sinsice çöreklenen erkek egemen kapitalist sistemin marifeti yadsınamaz.
Bu son derece elverişli şartların değişmesi neoliberal kapitalizme pahalıya patlayacağından oralı olmak istemezler.

Fakat artık bıçak kemiğe dayandı

Özellikle son on yıldır göçmen ev işçilerinin sayısı giderek büyüyor ve işçi hakları ihlali yanında insan hakları ihlalleri at başı gidiyor. Cinsel saldırı ve istismar, kölece muamele, pasaporta el koyma, sağlıksız koşullarda barındırma, zorla çalıştırma vb. hak ihlalleri ev işçilerinin canına tak ettirdi.
Bizde de Hürriyet gazetesine bağlı bir web sitesinde göçmen ev işçilerine fazla ücret verilmemesi (en fazla 500 TL ), pasaportlarına el konması gibi tavsiyeler yayınlanmış, ev işçileri, gündelikçi kadınlar ve kadın örgütleri tarafından suç duyurusu yapılacağının anlaşılmasının ardından bu ifadeler yayından kaldırılmıştı.

Ev işçisi:21.Yüzyıla tercüme edilmiş köle emeği!

 Köle emeği kullanmanın 21. Y.Y' a tercüme edilmiş pek çok halinden söz edebiliriz. Güvencesizleştirme, taşeronlaştırma, ev eksenli çalışma, esnek çalışma bunlardan birkaçı.  Bunların en görünmezi, en tanımlanamazı, en ele avuca gelmeyeni ise ev işçiliği olsa gerek.
Dünyada yaklaşık 53 milyon ücretli ev işçisi olduğu tahmin ediliyor. Çok önemli bir kesimi ise göçmen.  Peki, bu nasıl olabiliyor. Bu kadar büyük bir iş gücü nasıl gözlerden saklanabiliyor.
Bir kere ev hizmetleri yüzde 80-90 kadınlar tarafından yapılıyor. Kadınların hanesine yazılı işler şimdiye kadar görünmezdiler, değersizdiler ya da daha düşük değerdeydiler. Bu tarih tekerrür ediyor olabilir mi?
İkincisi bu emeğin haklarını savunacak örgütlülük yoktu. Ev işçileri, gündelikçi kadınlar gündelik acil ihtiyaçlar için başvurdukları bu statüsü düşük, iş sayılmayan işi her an bırakacakmış gibi ifa ettiler. Ve hiçbir zaman kimliklerinin bir parçası olarak da kabul etmediler. Bir tekstil işçisi gibi, bir tezgâhtar gibi, ya da sekreter gibi meslek adı bellemediler kendilerine. Sorulduğunda "ev kadınıyım" demekle yetindiler.

"Gündelikçi":Türkiye'de kilometre taşı

Türkiye'de 2006 yılında çekilen "Gündelikçi" belgeseli Türkiyeli ev işçileri için bir dönüm noktası olmuştur. Ev işçilerinin görünürlüğünde kilometre taşı olan bu belgeselde ev hizmetine giden kadın işçiler  kendilerini anlattılar. Davet edildikleri konferans ya da toplantılara gittikçe, konuştukça insanlar önünde tartıştıkça, gelen sorulara muhatap oldukça piştiler. Kendilerinin dediği gibi, daha önceden fark etmediklerini, fark ettiler.
 Yani kendilerini işçi olarak görmeye başladılar,  işçi oldukları için hakları olabileceğini, evlerini temizledikleri kadınlarla ortak yönleri olduğunu fark ettiler. Mesela bir söyleşide söylediği gibi;  "o işleri" kendi işi zanneden evin hanımının da, " o işleri"  evin hanımının işleri zanneden kendisinin de yanıldığını fark etti, ev işçisi Yıldız Ay.
Temizlik, ütü, çamaşır, yemek, bakıcılık, dadılık... Hepsi de kadın işi olarak kazınmıştı kafamıza bir kere. Sorgulamak "feminstlik" sayılıp  tiye alınası bir mefhumdu. Feministlik ciddi bir mesele idi oysa. Ciddiyetle ele alınamayan, gerçek hayatın dışına itilerek,  sadece gülüp geçilesi şeyler olarak görüldü bu tartışmalar yıllarca.  
İşten sayılmayan ve çoğunlukla  kadın emeği talep eden bu hizmetlerde çalışanlar;  İzin günü, mola saati, çalışma süresi, fazla mesai,  süt izni, senelik izin gibi haklar için, sosyal güvence için, iş sağlığı ve güvenliği için,  emekli olabilmek için;  yani mevcut yasalarla kabul edilen en temel işçilik hakları için kolları sıvadılar. Sadece Türkiye'de değil bütün dünyada bir araya gelen, , örgütlene, sendikalaşan, yazan, konuşan, belgesel çeken, kendini anlatan ev işçiler var.
Honkong'da göçmen ev işçileri tam 7 sendika kurmuşlar. Bir de federasyonları var. Uluslar arası Ev İşçileri Ağı vb. örgütler dünya çapında ev işçilerini birleştirmeye çalışıyor. Bu örgütlenmelerden IDWN (Uluslar Arası Ev İşçileri Ağı)ILO  "ev işçilerine insanca iş" sözleşmesinin mimarlarından biri.

Yine de Pembe tablo yok

Neoliberal politikalar sosyal devleti erittikçe, toplumsallaşan bakım emeği kişilerin sırtına iyice yüklendikçe bu alan büyümeye devam edecek. Nitekim sendikaların güçsüzleşmesi, neoliberal saldırıların önünün alınamaması mevcut kazanımların da yitmesine, sosyal hizmetlerin özelleşmesine neden oluyor.
Sosyal hizmetlerin kaliteli ve ücretsiz verildiği ya da düşük ücretlerle sağlandığı merkezlerde ev hizmeti servisinin iş gücünün % 1'i civarında gerçekleştiği, ancak sosyal hizmetlerin düşük olduğu yarı çevre ve çevre ülkelerde ise iş gücünün %10 ve üstünde ev işçisi istihdam edildiği görülmektedir. İstatistik tutmak güvencesizlik nedeniyle oldukça zor, ancak her şeye rağmen ILO tarafından sunulan bu veriler oldukça anlamlı. Görüldüğü gibi bütün dünyada ev işçilerinin üstlendiği rol ve neden bu emeğin bu kadar değersizleştirilmek istendiği de rakamlara bakınca kolayca anlaşılabiliyor. Üstelik Neoliberal politikalarla sosyal yönünü törpülenen batıda da ev hizmeti talebi daha da artabilecek.
Bu iş gücü sayesinde erkek ve kadın profesyoneller iş gücüne katılabiliyor, bu iş gücü sayesinde bölgeler arası gelir transferi yaşanıyor,    bu iş gücü sayesinde toplumsal artı ürüne değer katılabiliyor. Bu iş gücü sayesinde sistem içindeki gerilimler yatıştırılabiliyor.

Sıra Hakları Almakta!

Artık Ev İşçilerinin İşçi Olduğu kafalara kazındı. C189 toplantısına katılan ev işçilerinin dediği gibi, artık ev işçilerinin zamanı geldi.
Bu iş gücünü kimse yok sayamaz. Şimdiye kadar görünmüyordu, bundan sonra hakları için meydanlarda boy gösterecek.
ILO 'sözleşmesi uyanan ve haklarını isteyen ev işçilerinin kazanımı oldu. Ancak bu kazanımın ete kemiğe bürünmesi, kaçınılmaz bir şekilde daha güçlü bir örgütlenme ve mücadeleyi talep ediyor.
Bütün dünyada ev işçilerinin örgütlenmesi ve haklarını kazanması hem kadınlara hem de işçilere güç katacak.