Ev işçisi kimdir?
189 Sayılı "Ev İşçileri için İnsana Yakışır İş hakkında Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmesi"ne göre ev işi, ev ya da hanehalkı için veya ev içerisinde icra edilen işleri ifade eder. "Ev işçisi" ise istihdam ilişkisi dâhilinde ve ücret karşılığında ev işleri ile uğraşan herhangi bir kişiyi tanımlar. Temizlikçi, bebek bakıcısı, hizmetçi, aşçı, garson, uşak, baş kâhya, temizlikçi, bahçıvan, kapıcı, kâhya, özel şoför, ev bekçisi, mürebbiye, özel öğretmen, sekreter vb. işler ev işçiliği kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak Türkiye'de henüz bu İLO sözleşmesini henüz imzalamamıştır ve şu anda yürürlükte olan 4857 sayılı İş Kanunu, ev işçilerini yasa kapsamı dışında bırakarak ev işini "iş" olarak kabul etmemektedir. Derneğimiz, ev işinin iş yasası kapsamına alınması için mücadelesini sürdürmektedir.
Ev işçilerinin sorunları nelerdir?
Türkiye'de ev işçilerinin sayısının yaklaşık 500 bin ila bir milyon arasında olduğu tahmin ediliyor. Ev hizmetlerinde çalışanların neredeyse tamamı kayıtsız, güvencesiz çalışıyor.
4857 sayılı İş Kanunu ev hizmetlerinde çalışanları kapsam dışında bırakmaktadır. Bu çerçevede ev işçilerinin yaşadığı sorunların çözümüne yasal olarak gereken karşılık verilememektedir. Ev hizmetlerini yasa kapsamı dışında tutan (4857/4 (e)) İstisna hükmü ayrımcılık getirmekte, ev işçilerini işçi haklarından yoksun bırakmaktadır.
Ev işçilerinin yaşadığı temel sorun alanlarından birisini de iş sağlığı ve güvenliği konusu oluşturmaktadır. 6331 Sayılı İş sağlığı ve güvenliği yasasında da ev hizmetleri kapsam dışında tutuldu.
Konut dokunulmazlığı gerekçe yapılarak ev işçileri iş yasası ve İş Sağlığı ve Güvenliği yasası kapsamı dışına atılmaktadır.
Ev işçilerinin iş tanımı, mesleki standardı yoktur. Ayrıca ev hizmetlerinde çalışanlar hafife alınıyor, küçümseniyor, hor görülüyor, onur kırıcı muameleyle yüz yüze geliyor.
Çalışanlar yasalarda "sigortalı çalışan" olarak tanımlanırken ev işçileri "ücretli ve sürekli çalışanlar" olarak tarif edilmektedir. Bu anayasanın eşitlik ilkesine de uymamaktadır. Çifte standarttır. Ayrımcılıktır.
Göçmen ev işçileri yatılı çalıştıkları için hak ihlalleri 24 saate yayılmaktadır. Göçmen ev işçileri yasal sürelerini aşacak şekilde uzun çalıştırılıyor. Denetimsizlik ve haklardan yoksunluk nedeniyle çalışanlar taciz, mobbing, şiddet gibi riskler yanı sıra zorla çalıştırma, özgürlüklerin kısıtlanması, zalimane muamele gibi zorbalıklarla da karşı karşıya kalabilmektedirler.
Ev işçilerinin ev işyerlerinde yaşadıkları cinsel şiddete karşı yeterli hukuki koruma yoktur.
Ev işçilerinin ücretleri de değişkendir ve asgari ücretin altında çalıştırılabilmektedirler.
İşçi haklarını, iş güvenliğini, işçi sağlığını maliyet unsuru olarak gören bir düzende yaşıyoruz. Bu nedenle ev işçilerinin acil sorunları bilinse de çözüm hep ötelenmektedir. Cinsiyetçi iş bölümü sürdürülmekte, ev içi emeğin ücretli ya da ücretsiz kadın emeği üstünden karşılanması yoluyla toplumsal sorumluluğun üstünden atlamak tercih edilmektedir. Kadın emeğini değersiz, önemsiz göstermek, ev işlerini hafife almak, görünmez kılmak ev işçilerine zarar veriyor! Ataerkil mirastan faydalanarak kadın emeğini görünmez kılan bu strateji erkek egemen kapitalist sistem için avantaj oluyor.
Ev İşçileri Ne istiyor?
"Devletin, kitle örgütlerinin, sendikaların ortak çabasıyla ev içi hizmetlerin kadınlara mahsus işler olarak görülmemesi için merkezden geliştirilecek politikalar geliştirilmesini istiyoruz.
Kadınların ev içi emeğinin görülmesini istiyoruz. Ev işçiliğinin iş yasası kapsamına alınmasını istiyoruz. Kadınların yükünü artıran, sosyal politikalardan vazgeçiren neoliberal politikaların terk edilmesini, ev hizmetlerinin toplumsallaştırılmasını talep ediyoruz. Evde yapılması gereken ve toplumsallaştırılamayan işlerin erkekler ve kadınlar arasında paylaştırılmasını istiyoruz.
Yerel yönetimlerden de taleplerimiz var: Aralarındaki ayrım giderek keskinleşen zengin ve yoksul mahalleler arasında ev işçisi kadınlar için servis hizmeti sağlanmasını, geceleri işe gitmek zorunda kalan ev işçilerinin yoksul mahallelerinde sokak aydınlatmasının sağlanmasını, ucuz ulaşım ve rahat ulaşımı sağlayacak otobüslerin sayısının artırılmasını istiyoruz.
Ev işçisi kadınların ilk 5 yıllık sigortalarının genel bütçeden karşılanmasını talep ediyoruz. 5 yılın sonunda hep birlikte tartışmayı öneriyoruz. Ev işleri kadınların sırtında. Hepimiz ev işçisiyiz. Kendi evinde ücretsiz ev işçisi olarak çalışan ev kadını gibi gündeliğe giden ya da aylıkçı olarak çalışan ev işçisi de kendi evine döndüğünde çifte mesai yapmak zorunda kalıyor. Ya da kadın işçi ücretli olarak herhangi bir işte çalsa da eve geldiğinde ücretsiz ev işçiliği yapıyor. Evde harcanan karşılıksız emek görünmüyor, yok sayılıyor. Ev emeğinin topluma değer katan emek olarak anayasaya girmesini, "ev kadınlarına da" sosyal hakların verilmesini istiyoruz."
Ev işçilerinin Talepleri Nelerdir?
1- Ev işçileri 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı İSİG kanunu kapsamına alınmalıdır.
2- Bütün ev işçileri sosyal güvenlik şemsiyesine alınmalı, ev işçilerinin sigorta primi için teşvik verilmelidir.
3- Ev işçileri çalışanların kullandığı bütün hakları kullanılabilmelidir. Bu haklar uygulanabilir ve erişilebilir olabilir.
4- Gündelikçi ev işçilerinin sigortalanması için hizmet çeki sistemi getirilmelidir. Uygulaması çok kolay olmalıdır.
5- Ücretli, ücretsiz tüm ev işçilerine yıpranma payı ve erken emeklilik getirilmelidir.
6- Özel istihdam büroları ve kiralık işçi büroları ve kiralık işçi büroları kapatılmalıdır. Modern köle ticaretine son verilmelidir.
7- Ev işçilerinin sendikal örgütlenmesinin önü açılmalıdır.
8- Evde (bakıma muhtaç) yaşlı ve engelli yakınına bakan kişilere ASPB'dan ödenen bakım ücreti, yardım olarak değil hak olarak sağlanmalıdır. Evde bakım hizmeti verenler sosyal güvenlik şemsiyesine alınmalıdır.
9- Bakım hizmeti haktır, bütün yurttaşlara parasız bakım hizmeti kamusal alanda sunulmalıdır.
10- Göçmen ev işçilerinin iş koşulları iyileştirilmeli, çalışma izni işverene bağlı olmaktan çıkarılmalıdır.
11- Örgütlenme özgürlüğü, toplu iş sözleşmesi hakkı, her türlü zorla çalışma ve çalıştırmanın tasfiyesi ve her türlü ayrımcılıkla mücadele ve kadın erkek işçilere eşit olanakların sağlanması gibi tavsiyesi kararlarını içeren ILO 189 Sözleşmesi imzalanmalıdır
Ev işçisiyim, sigorta yaptırma hakkım var mı?
-Ev işçileri de 4857 sayılı kapsamındaki işçiler gibi bir gün dahi çalışsa sigortalı olmalıdır. İş yasasından tanımlanan hizmet ilişkisinin her unsuru ev işçileri açısından da geçerlidir. Hizmet ilişkisi bir veya birden fazla işverene bağlı olarak ücret karşılığında fiili çalışma olarak tanımlanmıştır. Ev işçileri de bakımından da hizmet ilişkisinin her unsuru yaşanmaktadır ve 5510 sayılı yasaya göre ev işçileri de sigorta haklarından yararlanabilmelidir.
Aynı eve düzenli olarak belli aralıklarla gidiyorum, sigortam yok ne yapabilirim?
4857 sayılı iş kanunu ev hizmetlerinde sürekli olarak çalışmayanları işçi saymamaktadır. Yine 5510 sayılı SGK yasasında da bir ev işçisinin; sigortalı olabilmesi için; evlere düzenli ve sürekli olarak ev işçiliğine gitse bile, bir ay içinde edindiği kazancın belli bir prim oranını tutturması aranmaktadır.
Her iki yasanın her iki maddesi de bugün ev işçilerinin ihtiyaçlarını karşılamamaktadır.
Süreklilik kavramı yasa tarafından tanımlanmamıştır. Ancak bu konuda açılan davalar neticesinde YARGITAY tarafından süreklilik açıklanmaya çalışılmıştır. Mahkemeye göre süreklilik bir ay da 30 gün ev işçiliği yapması değil yaptığı işin süreklilik arz etmesidir. Bu sebeple bir ev işçisi bir eve düzenli olarak haftada bir gün ev işçiliğine gidiyor olsa bile bu yasanın aradığı süreklilik koşulunu sağlamaktadır. Bu ev işçisinin sigortalı olma hakkı vardır.
Süreklilik sağlandığında da ev işçisinin SGK'nın sağladığı hastalık, yaşlılık, analık gibi sigorta kollarından faydalanabilmesi için bu çalışmadaki gelirinin belli bir primin üstünde olmasını aramaktadır. Ev işçilerinin SGK'dan tam faydalanabilmesi için bu prim oranının kaldırılması gerekmektedir.
İşverenim sigorta yapmıyor ne yapabilirim? Haklarım neler?
Bir işyerinde çalışmaya başlayan işçi 5510 sayılı SGK yasasına göre kendisini SGK'ya bildirmelidir. Bir işçi çalıştırmaya başlayan işverende ben bu tarihten itibaren bu işçiyi çalıştırmaya başlıyorum diyerek bir gün önceden SGK'ya bildirim yapmak zorundadır. İşverenin yapmadığı bildirim için para cezaları kesilebilmektedir. İşçinin bildirmemesinin cezası yoktur.
Ev işçileri de bir işyerinde çalışmaya başladıklarında çalıştıkları yerin bağlı olduğu SGK'ya giderek, …. tarihinde iş başı yaptığımı ve işverenimi bildirmek istiyorum diyerek SGK'ya bir dilekçe verecek. Ve dilekçesinin kayıt numarasını alacak. Bu durumda olası bir hizmet tespiti davasında kendisini bildirdiğini delil olarak kullanabilecek ya da SGK'ya yapacağı şikayette "size bu durumu bildirmiştim" diyebilecek. En zor halde de ALO 170 hattını arayarak sigortasının yapılmadığı Çalışma Bakanlığına şikayet edebilecek.
Şikayet mekanizmasından bir çözüme ulaşamaması halinde veya hiç bu yola başvurmadan da kendisinin orada çalıştığını beyan edebilecek şahitlerle mahkeme kanalıyla sigortalı olduğunu ispat edebilir.
Evimde Çalışan Ev İşçisinin Sigortasını yapmak için neler yapmam gerekiyor?
Evinde ev işçisi çalışan işverenin yapması gerekenler şunlardır:
1- İşverenin öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumu'ndan "işyeri sicil numarası" alması gerekir.
2- İşveren, yanında çalışan ev işçisinin işe girişini ve aylık primlerini SGK'ya bildirebilmek için
SGK'dan "bildirge şifresi" almalıdır.
3- İşveren, yanında çalışan ev işçisinin işe girişini SGK'ya internet üzerinden bildirmelidir.
Bildirge işlemleri: https://ebildirge.sgk.gov.tr/WPEB/amp/loginldap adresinden yapılmaktadır.
4- Daha sonra her ayın 23'üne kadar aylık prim bildirgesi verilmelidir. Aylık prim bildirgesi verilirken;
Eğer ev işçisi aylık 30 gün çalışıyorsa bildirge 30 gün üzerinden verilir.
5- Ev işçisi kısmi zamanlı (30 günden az) çalışıyorsa, ne kadar çalıştığı belirtilir ve eksik gün nedeni olarak kod 7 (Puantaj Kayıtları) seçeneği işaretlenir. Böylece ev işçisinin eksik günleri için GSS primi ödemesi zorunluluğu ortadan kalkar. Eksik gün nedeni olarak Kod 7 (Puantaj Kayıtları) seçildiğinde aylık çalışma süreleri saat olarak hesaplanır.
Buna ek olarak, "Eksik Gün Bildirimi" formu çalışan ve işveren tarafından imzalanarak bağlı bulunulan Sosyal Güvenlik Merkezi'ne her ay elden ya da iadeli taahhütlü posta ile ulaştırılmalıdır.
5- Bu aşamadan sonra sistemde Tahakkuk Fişi oluşur. Tahakkuk fişi, yapılması gereken ödemenin göstergesidir. Tahakkuk fişinin çıktısı alınır ve ödenmesi gereken tutar, tahakkuk fişi ile her ayın 30'una kadar bankalara yatırılmalıdır.
6- Evinde göçmen ev işçisi çalıştıran işverenlerin öncelikle işyeri çalışma izni alması gerekir. Çalışacak olan işçinin de çalışma izninin olması gerekir. Aksi takdirde işveren çalıştırdığı her ay için 7500 TL (2013 yılı) ceza ile karşılaşır. Buna ek olarak göçmen ev işçileri de diğer işçiler gibi sigortalanmalıdır. Sigortalı çalışan göçmen ev işçisi de işçilerin faydalandıkları tüm haklardan faydalanmaktadır.
Meslek hastalığı/iş kazası geçirdim. haklarım nelerdir?
Sigorta hakkının tespiti için gereken şikayet ve dava süreçleri meslek hastalığı ve iş kazası süreçlerinde de geçerlidir.
İş kazası geçiren her işçi mutlaka ve mutlaka SGK'ya iş kazası geçirdiğini ve buna neden olan işveren veya işverenlerden şikayetçi olduğunu bildirmelidir. SGK tarafından bu kazanın yaşanmasında kimin kusurlu olduğu ve alınması gereken önlemlerin neler olduğu hususunda rapor düzenlenecektir. Bu tespit ve raporlar hem iş kazası geçiren ev işçisi için hem de benzer kazalar yaşayabilecek diğer ev işçileri ve tüm işçiler için emsal nitelik taşıyacaktır.
Yine bu şikayetiniz üzerine SGK tarafından bu kaza sebebiyle iş gücünüzün ne kadarını kaybettiğinizin tespiti yapılacak, bunun üzerine yeterli prim ödemesi yapılmışsa geçici iş göremezlik veya sürekli iş göremezlik ödenekleri bağlanacaktır. Hatta çalışma gücünün %40 ve üstü kayıplarda yeterli prim ödemesi olması halinde malulen emeklilik hakkı bile doğacaktır.
Bu sebeple SGK'lı çalışmamızın önemi çok büyüktür. Sigorta yapılmamışsa bile bunu istememiz ve yatıp yatmadığını takip etmemiz, gerekirse bunun için hukuki mücadele vermemiz sadece bugünümüz için değil geleceğimiz ve tüm işçilerin geleceği için gereklidir.
Meslek hastalığı işçilerin çalışma koşulları sebebiyle yakalandıkları hastalıklardır. Meslek hastalığına yakalanan işçilerin SGK üzerinden meslek hastalıkları hastanesinde muayene edilmeyi zorlaması ve buradan bu yönde rapor çıkarttırması gerekmektedir. İş kazası sonrası verilen şikayet dilekçesi bu meslek hastalığı halinde de verilmelidir.
Çocuk ev işçileri (18 yaş altı)
4857 sayılı iş yasasına göre 15 yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve eğitime devam edenler okullarına devama engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler.
4857 İş Kanununun 73 üncü maddesi uyarınca; gece dönemine denk düşen 20.00-06.00 saatleri arasındaki işçi postalarında, 18 yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin çalıştırılmaları yasaktır.
4857 İş Kanununun 85 inci maddesi uyarınca; 16 yaşını doldurmamış genç işçiler ve çocuklar ile çalıştığı işle ilgili mesleki eğitim almamış işçiler ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz.
Evde şiddete uğruyorum ne yapabilirim?
6284 sayılı yasa kapsamında aile içinde şiddete uğrayan kişinin mahkemeye başvurarak şiddet uygulayan kişinin evden uzaklaştırılmasını isteme hakkı vardır. Ancak bu karar çıkartılana kadar mutlaka en yakın karakola şikayet dilekçesi verilmeli ve gerekli güvenlik önlemlerinin alınması istenilmelidir. Eğer uygulanan şiddet fiziki şiddet boyutuna ulaşmışsa mutlaka ve mutlaka en yakın klinikten veya hastaneden darp raporu alınmalıdır. Karakolda yapılan şikayet sırasında gerekli önem verilmezse mutlaka ilçede bulunan adliyeye gidilerek savcılığa hem şiddet uygulayanlar hakkında hem de görevini yapmayan, ihmal gösterenler hakkında suç duyurusunda bulunmak ve şiddetin önlenmesi için tedbir talep etmek gerekmektedir. Şikayetler sırasında alınan darp raporu veya raporları ile daha evvel şikayet yapılmışsa ona ilişkin belgelerin verilmesi de durumun ciddiyetini sağlayacaktır.
İş yerimde tacize/şiddete uğruyorum, ne yapabilirim?
Cinsel tacizin tanımı istenmeyen sözlü, sözsüz veya fiziksel olan cinsel davranışların insanların onurunu zedeleyecek, rahatsızlık verici, düşmanca, aşağılayıcı, rezil edici ve düşmanca bir ortamda ortaya çıkması olarak yapılmıştır. İşyerinde cinsel taciz sözle, bakışla, dokunarak olabilir. Açık saçık fıkraların anlatılması çalışan kadınlara işyerinde rahatsızlık veriyorsa bu bir cinsel tacizdir. Veya, rahatsız edici biçimde sizin olduğunuz ortamlarda kadınlara dair negatif ve küfürlü konuşulması, sizin kıyafetlerinize ve bedeninize dair rahatsızlık veren eleştiri ve övgüler de cinsel tacizdir. Taciz sadece dokunarak değil yukarıdaki tanımda da yer aldığı üzere işyerinde size karşı düşmanca, aşağılayıcı, saldırgan davranışların sergilenmesidir. Taciz ispatı zor bir konudur, kanunla bu ispat zorunluluğu hem davalı hem de davacıya verilmiştir.
İşyerinde cinsel taciz, Türk İş hukukuna yeni girmiş bir kavramdır. 4857 sayılı İş Kanununda cinsel tacize ilişkin özel bir bölüm bulunmamakla beraber, Kanunun 24. maddesinin (d) fıkrası ile 25. maddesinin (c) fıkrası hükmüne göre işçi, diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğrar ve bu durumu işverene bildirmesine rağmen işveren gerekli önlemleri almazsa iş akdini derhal feshedebilir. 25. maddenin (c) fıkrası benzer bir düzenlemeyi işveren için yapmaktadır. Haklı fesih yetkisine ilişkin yasal süre eylemin öğrenilmesinden itibaren 6 iş günüdür. Eylemin öğrenilmesine ilişkin süre de bir yıl ile sınırlıdır. Akdin, haklı sebeple derhal feshedilmesi, işçi ve işveren için karşı taraftan tazminat isteme hakkını doğurur (Madde 26). İşyerinde cinsel taciz durumunda, halen yürürlükte bulunan Medeni Kanunun kişilik haklarının korunmasına ilişkin maddesi ve Borçlar Kanununun manevi tazminatlarla ilgili maddesi ile işverenin işçiyi koruma ve gözetme borcunu düzenleyen maddeleri çeşitli düzenlemeler getirmektedir.
Eylül 2004'te TBMM tarafından kabul edilen yeni TCK'nın 105. maddesinin ikinci fıkrası da işyerinde cinsel tacizi düzenlemektedir. Buna göre, "cinsel taciz, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde yukarıdaki fıkraya göre verilecek cezanın alt sınırı 6 ay, üst sınırı 4 yıldır. Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz." Ayrıca konu ile ilgili içtihat oluşmuş durumdadır. Bununla ilgili olarak yapılması gerekenler ise taciz ve cinsel tacizin ayrıntılı yasal tanımının yapılmasıdır. (Kaynak: İşyerinde Kadın-Erkek Eşitliği Projesi El Kitabı, KEİG)