Basına ve Kamuoyuna
Fatıma Aldal 20 yıl ev işçisi olarak çalıştı. Kendi deyimiyle eğer ilk gün sigortası yapılsaydı emekli olacaktı. Fakat Fatıma Aldal ve onun gibi yüz binlerce ev işçisini güvencesizliğe, köleliğe mahkum eden mevcut sistem nedeniyle emekli olamadı.
Üstelik iş cinayetinde yaşamını yitirdi.
İş cinayeti diyoruz çünkü Fatıma Aldal'ın güvenli çalışması için hiç bir önlem alınmamıştır. Ev işçilerini 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasası da korumamaktadır. Yani Fatıma Aldal ve onun gibi emeği yok sayılan, ev işçisi olduğu halde görmezden gelinen yüz binlerce ev işçisi bu gün can güvenliği, iş güvenliği yok sayılarak çalışmak zorundadır.
Ev işçileri devletin vurdumduymazlığı yüzünden her an ölüm tehlikesi, meslek hastalığı, taciz, tecavüz gibi risklerle yüz yüzedir.
Biliyoruz Fatıma Aldal'ı kaybettik ve artık geri getiremeyiz. Ancak "Fatıma Aldal'a adalet" talebimizle onun gibi hiçbir güvenceye sahip olmayan yüz binlerce ev işçisine insana yakışır iş sağlanmasını getirebiliriz.
Bu dava bir kez daha bize öğretti ki;
Ev işçilerinin güvencesiz, kayıtsız, görünmeyen, hiçbir şekilde saygı gösterilmeyen, tehlikelerle yüz yüze olan kölelik durumundan Çalışma Bakanlığı sorumludur, Devlet sorumludur.
Çünkü yıllardır haykırmamıza rağmen çalışma bakanlığı hala 4857 sayılı İş Kanunu'nda gerekli düzenlemeyi yapmamış, ev işçilerine uygulanan ayrımcılığı ortadan kaldırmamıştır.
Tam tersine "ev baskınları" haberleriyle medyada sansasyonel haberler pompalanmakta, kamuoyu yanıltılmakta, sanki ev işçilerinin yasal statü sorunu tamamen çözülmüş de geriye bir tek ev işçilerini işe alan kişilerin sigortalaması kalmış gibi yanlış bir algı yaratılmaktadır.
Bu durum ev işçilerinin bir de işsizlik tehdidiyle yüz yüze gelmesine neden olmaktadır.
Buradan tekrara açıklıyoruz. Çalışma Bakanlığı ev işçilerinin yasal statüsü hakkında henüz bir değişiklik, düzeltme yapmamış, yüz binlerce ev işçisine ve bu hizmetten yararlanan kişilerin dertlerine derman olmamıştır.
Bir kez daha haykırıyoruz:
Hala ev işçileri 4857 sayılı İş Kanunu'nda istisnalar kısmındadır. Yani işçi sayılmamaktadır!
Hala; sürekli ve ücretli çalışan ev işçileri dışında kalan ev işçileri 5510 sayılı sigorta kapsamında değildir. 5510'a göre sigortalanabilecek ev işçileri de şimdiye kadar bu haklarını uygulamadaki zorluklar nedeniyle kullanamamıştır.
Daha da kötüsü 30 Haziran 2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği yasasında da ev işçileri yoktur.
Bir an önce ev işçilerinin diğer işçilerle aynı haklara sahip olmak üzere 4857 sayılı İş Yasası'na alınması, insana yakışır işe kavuşturulması, başka Fatıma Aldal'lar olmasın diye ev işçilerinin işçi sağlığı ve iş güvenliğinin sağlanmalıdır. Özel istihdam büroları ve kiralık işçi büroları kapatılmalıdır.
Değerli basın mensupları, dostlarımız;
Fatıma Aldal Kampanyamız bundan sonra başka mücadele yöntemleriyle devam edecektir.
Sendikamızın Çalışma Bakanlığı'na başvurusu sonucu iş kazasını araştırmak üzere 14.07.2011 yılında Bakanlık tarafından görevlendirilen iş müfettişinin iş kazası inceleme raporunda; "her ne kadar evlerde yapılan işler (hizmetler) iş kanununun 4. maddesinde istisna kapsamında belirtilmiş olsa bile, meydana gelen olay 5510 sayılı SSGSS kanununun 13. maddesine göre iş kazasıdır" denmektedir. Mahkemenin sonuçlanmasından sonraki adımımız bu tespiti ete kemiğe büründürmek ve Fatıma Aldal'ın 5510 sayılı yasadan doğan haklarının iade edilmesini sağlamak olacaktır.
Bize göre Fatıma Aldal'a Adalet kampanyası yüz binlerce ev işçisinin çığlığı olmuştur. Bundan sonra da bu çığlığı büyüteceğiz ve kadın emeğini hep birlikte savunmaya devam edeceğiz.
Fatıma Aldal mücadelemizde yaşayacak.
İMECE Kadın Sendikası
03/10/2013